ZAMAN TÜNELİ 8
Köyde iki tane kahvehane vardı , ikisi de özellikle kış aylarında tıklım tıklım dolu olurdu. Sigara dumanından göz gözü görmezdi. Babam ve diğer öğretmen arkadaşı da gidiyordu kahvehaneye çünkü yapacak başka bir sosyal faaliyet yoktu.
Gel zaman git zaman iki öğretmen bu durumdan rahatsız olmuş kafa kafaya verip düşünmüşler. Bu kadar boşa geçen zaman yerine neler yapılabilir diye kafa yormaya başlamışlar. Derken bir gün, yol kenarında dümdüz bir tarla dikkatlerini çekmiş. Sahibinden de burayı kullanmayacağını öğrenince izin alıp kolları sıvamışlar. Tarladaki irili ufaklı tüm taşları temizlemeye başlamışlar.
Onları gören öğrenciler , gençler ve tabi ki ben de bu temizliğe katılıyorduk. Tarla kısa sürede toprak sahaya dönüşmüştü. Sağlam iki ağaç direk bulundu ve iki koca çukur açıldı. Toprağa iyice dikilen direkler de böylelikle file için hazırlanmış oldu. . İlçeden voleybol filesi ve topu da alınınca tüm hazırlıklar tamamlandı.. Saha , tam ölçülerine göre kireçle çizildi. Sıra bu takım oyununu öğretmeye gelmişti.
Tabi hazırlık aşaması bir çırpıda olmamıştı. Malzemeleri almak ,köye getirmek hatta bulmak bile o yıllar için oldukça zordu. Köyün ilçeye ulaşımı düşünülürse hatta ulaşılmazlığı göz önüne alınırsa imkansız olan başarılmıştı.
Artık okul çıkışlarında doğru sahaya gidiyorduk .Her geçen gün sayımız artıyordu.. Önce öğrenciler ve gençler derken yavaş yavaş kahvehanelerden de amcalar teker teker gelmeye başlamıştı. Maçlar hızla rağbet görüyor , izleyici topluyordu.. Çekişmeli müsabakalara şahitlik ediyorduk. Herkes zaman geçtikçe voleybol bağımlısı olmaya başlamıştı. Hatta neredeyse voleybol bilmeyen ve oynamayan kalmamıştı . Okul paydos olmadan saha kalabalıklaşıyordu.
Maç yapanlar , onları izleyenler, tezahürat yapanlar, maç esnasında iddialı atışmalar, alkışlar , şakalaşmalar , kahkahalar, etrafta koşuşan çocuklar...
Aslında köyün dışında kalan hatta köyden de okuldan da görülemeyecek mesafede olan tarla her gün bayram coşkusuna bürünüyordu. Artık buraya tarla demek yanlış olurdu , resmen bir voleybol sahasıydı işte. Ben o koşturan çocuklar arasındaydım ve ben dahil herkesin ne kadar mutlu olduğunu , eğlendiğini görebiliyordum.
Bu manzara en çok da babam ve öğretmen arkadaşını mutlu ediyor olmalıydı çünkü başarmışlardı.
Bir gün yine okul sonrasında , aynı heyecanla, yollara düşmüştük. Herkes yeni bir maç için sabırsızlanıyordu. Alana yaklaşıyorduk ancak önceden toplanmış kalabalığın her zamankinin aksine garip bir sessizlik içinde olduğu farkediliyordu. Nihayet biz de alana gelmiştik . Sahiden hepimizin içine tarladan topladığımız tüm taşlar oturmuştu:
Saha traktörle tamamen. sürülmüştü...
Bunun nedenini tahmin etmek hiç de zor olmamıştı. Çünkü ,kahvehaneler tamamen boşalmıştı.
Yorumlar
Yorum Gönder