ZAMAN TÜNELİ   4


     Dünyanın en güzel turkuaz renginden daha güzel bir turkuazdı.  Torosların zirvesinden kayaların bağrından yol bulup aşağılara kadar köpük köpük iniyordu. Çocuklar gibi taştan taşa atlıyor ,zıplıyor ve nihayetinde beyaz köpükler en dip noktada  buluşup turkuazın cam berraklığına dönüşüyordu.

    Suların çağıldayarak kayalardan düşüşünü,  kanyonun üzerindeki köprüden içim ürpererek izlerdim. Tüm sessizlik burda yok olurdu. O kadar güçlü ve ihtişamlıydı ki tuhaf bir korku hissederdim.Çok gürültü çıkarıyordu.Beni içene alıverecek zannederdim.

      Köyün susuzluğuna rağmen bu kadar yakınında çoşkun akan bu dere ,en çok gelip gittiğimiz yerdi ki zaten su ihtiyacımızı da  burdan karşılıyorduk.

        Derenin hemen kenarında başka bir kaynak suyla çalışan devasa bir  değirmen vardı. Un değirmeni. Su çarklara doğru akıyor .çarklar suyla  doldukça dönüyor dönüyor, o döndükçe , içerideki taşlardan uğultulu sesler geliyordu. Çarklardan boşalan sular kendine ince yollar bulup yine dereye karışıyordu.

       Dere boyunca serinliği daha da arttıran kocaman  meşe ağaçları vardı. . Vadinin esintisi yaprakları tatlı tatlı  hışırdatıyordu.  Hemen her yerde  zakkumlar  öbek öbek sıralanıyordu. Pembe ve beyaz  çiçekler açan  bu  zakkumların ,bu kadar güzel çiçekleri varken. tatları nasıl bu kadar acı olabilirdi hiç anlayamıyordum.

    Derenin sakin. berrak ve turkuaz aktığı kıyılar  kumsal  ve sığ yerlerdi. Buralarda doyasıya oynar. ıslanır  ve  kirlenirdim. Saatler sonrasında  annem hazır  gelmişken  kardeşimle beni ve çamaşırları burda yıkardı. Babam da arabasını...

    Canlı olduğuna inandığım Murat  124'ü vardı babamın. Yumurtadan yeni çıkmış civciv sarısı rengiydeydi. O kadar kıymetliydi ki, sinek pislese onlarla kavga ederdi. Arabayı öpük köpük sabunlar Adana tabiriyle cıncık gibi parlatmadan içi rahat etmezdi. Birlikte yıkardık ,  nasıl eğlenirdim.  

      Babam  gün içinde . serpmeyle yakaladığı balıkları yine dere kenarında temizler  ve  pişirirdi. Odun dumanının burun sızlatan kokusunu içime içime çekerdim. Enfes bir lezzetle günü noktalar ,bidonlarımızı doldurup köye dönerdik.

     Tüm bu anların herbirinde    kadraja sığmayacak kadar güzellikte sayısız  tablolar  vardı.

     

    

     

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar