ZAMAN TÜNELİ   3

        Bir  adımda okulda , bir adımda evdeyim . Bugünün şartlarında müthiş konfor . Elektrik ve suyun yokluğunu hissedecek yaşta değilim henüz. Oyun alanım tümüyle  okul ve okul bahçesi..Zihnim yıllara rağmen  tüm detayları eksiksiz olarak   gözlerimin önüme seriyor:

        Lojmanın ön kısmı  boyunca özene bezene taş duvar ören babam ,içine toprak doldurmuş ve çiçekler ekmişti, .hepsi de  kasımpatı. Bembeyez kasımpatılar, o kadar iri iri açmışlar ki ve keskin kokuları  baş döndürücü.Çiçeklerin ağırlığından yerlere yatan dalları incinmesin diye iplerle çitlete bağlanmış.

       Okul bahçesinin bir kenarı  patika  yol , patika  yola sınır görkemli bir çam ağacı .Gölgesi koyu ve serin. Dalları tüm okul  bahçesini sarmak istercesine uzanmış.  Patika yoldan da zaten en  çok keçiler geçiyor .Bazen de eşeğiyle dereden  su almaya gidip gelen  köylüler.

        Lojmanın arkası tarla , içinde alıç, keçiboynuzu ve siyah  incir ağacı var.  Beyaz incir ağaçları başka bahçelerde. damar damar çatlamış her biri yumruk kadar beyaz incirler.  Ya  nar , portakal, siyah ve beyaz  dut  ğaçları köyün her köşesini  mesken tutmuşlar.

      Okulun arkası ve okul bahçesinin etrafı çam ormanı ile çevrelenmiş.Kısmen de  uçurum  hissi  veren bir   yükseklikte . Biraz kulak verince aşağıdan,  derenin çoşkun akan sularının sesleri duyuluyor. Ormanın tabanı murtlarla ayrı bir koyulukta.  Köyün yerleşim alanı  lojmanın arkasındaki tarlanın yukarılarına  doğru devam ediyor. Bu bulunduğumuz yeri daha da ıssızlaştırıyor.

    Ve en çok emek veirilen yerlerden biri de yine babamın fikri olan küçük sebze bahçemiz: Okul bahçesinin sol köşesi, ve lojmanın karşısında atıl duran bu alanı toprakla doldurup suyun olmadığı bir yerde sebze yetiştirmek bugünkü aklımla gerçekten bir mucize. Bana en çok kattığı şey ise ekilen ne varsa büyüme evrelerine şahit omak oldu.Ve hala benzerlerini bulamadığım tatları.

     Ispanak.marul.soğan.tere.maydonoz.çilek.patlıcan.Hepsi bu kadar . Toprağın bağrında tohum iken fide olup büyümeleri , ürün vermeleri, nihayetinde de tohuma evrilmeleri o kadar heyecan vericiydi ki. Minik bir köşesi de bana aitti  ,yan yana nergisler ektiğim küçük bir alan .Her baharda soğanlarından çıkmalarını bekleyip    dallarına dokunmaya kıyamadan  açan çiçeklerini kokluyorum.

       Okul bahçesinin  sol  köşesinde ise  tavuklarımız için kümes var. .Hayvanlar  yumurtlayınca gıdaklar gıdaklamaz koşup yumurtasını  çiğ çiğ kabuğundan ,içiveriyorum. Hatta bir  keresinde tavuk biti  sarmıştı da  her yanımı , öylelikle bir  süre kümese uğramamıştım. 

     Çocukluğum  Toroslar...Kayaları sarp, sert ve aşılmaz Toroslar...Göğe doğru uzanan heybetinle   anavatanı çocukluğumun ....Zambak ve sümbülerle bezenmiş çocukluğum anavatanım...

      


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar